Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok.

Bu söz genellikle, bilinen bir şeyi yeniden araştırıp sorgulamaya ve gereksiz yere zaman kaybetmeye gerek olmadığını vurgulamak için kullanılır.

Yapılması gerekenler belli iken, dünya bu işin anayasasını yazmış ve uyguluyor iken bizde işler farklı işliyor.

Kağıt üzerinde herşey var ama uygulamaya gelince çok şey eksik, yanlış ve umursamaz bir anlayış içerisinde…

Defalarca yazdım, çizdim, eleştirdim. Bir kulaklarından girdi, diğerinden çıktı. Doğru tekti, yapılması gerekenler belliydi ama sonuç hep aynı oldu. Çünkü işlerine gelmiyordu! Çünkü az harcayıp, daha çok kazanmak istiyorlardı!

Yaptım oldu mantığıyla gerçekleştirilen Gran Fondo’larla bisiklet sporuna sadece zarar veriliyor.

Bir çok Gran Fondo organizasyonunu merkeze alarak eleştiriyorum.

Sadece eleştirmiyorum! Çözüm önerisi de dile getiriyorum.

-O BİRİLERİ VAR YA O BİRİLERİ!

Kim kimin kayığına binerse onun küreğini çekiyor ve birileri hep sus pus! Ah o birileri var ya o birileri, hep susan, sorsan hep sineye çeken birileri, kan ağlayan birileri, Bukalemun birileri (!)..

-AH O BİRİLERİ YOK MU O BİRİLERİ?

Kim o birileri?

Bisiklet camiasının içinde ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ mantığıyla hareket eden marka elçileri, yarış bayrağı sallamanın mutluluğunu yaşamak için yarış direktörü olanlar, camianın ileri gelenlerinin büyük bir kısmı, arkadaşlık veya çıkar ilişkilerini bozmak istemeyenler, organizasyon şirketleriyle iyi geçinmeye çalışan ve diplerinden ayrılmayan bisikletçiler, çevresine 3-5 kişiyi toplayınca takım-kulüp olduğunu zanneden çıkar adamları ne yazik ki camia içinde Gran Fondo’ların dinamiklerini oluşturmuşlar.

Sistem çarkları böyle işleyince canı yananın canı yandığı yanına kar kalıyor…

-BİR HEVES UĞRUNA YARIŞ DİREKTÖRÜ OLANLAR!

Her işte olduğu gibi bu işlerdede liyakat önemli.
Hadi gel sen şu Gran Fondo’nun yarış direktörü ol dendiği zaman balıklama atlayanlar var.

Hiç düşünüyorlar mı, neden kendileri seçiliyor?
Bu iş sadece bayrak sallamakla olmuyor!
Bir çok sorumlulukları var.
Parkur güvenliği, sporcu güvenliği, yarışın başladığı andan son sporcunun finish çizgisini geçtiği ana kadar herşeyden sorumludur yarış direktörü.

Parkurlarda yaşanan karışıklıklar, kazalar, istasyonlarda susuz kalan sporcular vs vs.
Tüm bunların özeleştirisini yapıyor mu yarış direktörleri?
Hayır, yapmıyorlar!
Yapsalar, bu kadar sessiz, bu kadar sus pus kalmazlar.
Onlar hala yarış arabasının üstünde salladıkları bayrağın verdiği mutluluğu yaşamaya devam ettikleri için gerçekleri bir türlü göremiyorlar.

Organizasyon şirketleride gerçekleri görmedikleri-görmek istemedikleri için onlar da susmak zorunda kalıyorlar.

Şimdi anladınız mı neden bazı isimlerin yarış direktörü olarak seçildiklerini?

Bir tanesi de çıkıp kazalarda yaralanan sporculara bir geçmiş olsun dahi diyemediler bugüne kadar! Diyemezler çünkü gerçekleri görmezden gelmeleri istendiği için seçildiler, susmaları istendiği için seçildiler. Onların çevreleri üzerinden eleştirilerin baskılanmasını sağlamaları için istendiler!

Biz yeniden konumuzun ana başlığına dönelim ve oradan devam edelim, onlarda salladıkları bayrağın mutluluğunu yaşamaya devam etsinler(!)

-GRAN FONDO’LARA KRİTERLER GETİRİLSİN!

Yaşananlardan, deneyimlerden ders çıkarmayan, sporcu sağlığını, emeklerini, maddi manevi hiçe sayan Gran Fondo organizasyonlarına sesleniyorum: Amerika’yı yeniden keşfetmeye çalışıyorsunuz(!)..

Eleştiriler karşısında, “büyük emek ve zaman harcıyoruz, herşey bisiklet sporunun gelişmesi için” gibi savunmalarla karşılaşıyoruz!

Madem, ısrarla aynı hatalar yapılmaya devam ediyor, o zaman bu işe bir kriter, bir sınırlama getirilsin.

Burada Gençlik ve Spor Bakanlığı’na ve Türkiye Bisiklet Federasyonu’na iş düşüyor.

Gençlik ve Spor bakanlığı çatısı altında bir ‘Gran Fondo Komisyonu’ kurulabilir. Hem bakanlıktan, hem bisiklet federasyonundan, hem STK’larından, hem Gran Fondo düzenleyen organizasyon şirketlerinden temsilcilerin olduğu bir komisyon kurulabilir.

Yarışlarda görev alacak direktöründen hakemine kadar bu komisyonlarda belirlensin, organizasyon şirketlerinin ahbap çavuş ilişkisine bırakılmasın.

Belirlenecek parkurlara, bu komisyon onay versin. Sağlıkla ilgili alınacak önlemler için belirlenen kriterlerin sağlanıp sağlanmadığını kontrol etsin. Gran Fondo’ların düzenleneceği yerlerin valilik, emniyet gibi yetkilileriyle, komisyon ve organizasyon şirketi yetkilileri, beraber toplantılar yapsın, kararlar öyle alınsın.

Gran Fondo düzenlemeye kalkışan organizasyon şirketleri, belirlenen kriterler doğrultusunda bir lisans-yetki belgesi alsın.

Gran Fondolar kategorize edilsin! (Uluslararası bisiklet yarışlarında olduğu gibi)

Kademelerin kriterleri belirlensin.
Örneğin, katılımcı sayıları, katılım ücretleri, uzun ve kısa parkur mesafeleri, parkur özellikleri, ödül yönetmeliği, sağlanacak destekler vs vs kademelere göre farklı olarak belirlensin.

Gran Fondo organizasyonları puanlansın.

Yeterli puanı alamayan gran fondo organizasyonları, kademe düşürülsün.

-3. kademe organizasyonunu başarıyla tamamlayan 2. kademe,

-2. kademe organizasyonunu başarıyla tamamlayan 1. kademe organizasyon yapmaya hak kazansın.

Bu ve bunun gibi konu başlıkları belirlenip, içerikleri oluşturulduktan ve denetleme görevleri yerine getirildiğinde, her isteyen istediği gibi Gran Fondo düzenlemeye kalkışamaz!

Dile getirdiklerim örnektir.
Örnekler çoğaltılabileceği gibi farklı örneklerde geliştirilebilir.

Yeter ki maksat, üzüm yemek olsun, yoksa bağcıyı dövmek kolay.

Yoksa kim kimin kayığına binerse onun küreğini çekiyor ve kimileri sus pus!

-BİR GÜN BİRİNİN ÖLMESİ Mİ GEREKİYOR?

Canı yananın, canı yandığı yanına kar kalıyor…

Bir Yerlerde bir yanlışlık var ve bunun düzeltilmesi gerekiyor.

Ama yok bunu istemezler. İşlerine gelmez. Bir gün biri bir Gran Fondo parkurunda ölecek, o zaman bu işin kokusu çıkacak. Zaten trafikte her gün ölümle burun buruna geliyorlar!

Ölecek diyorum çünkü yaşanan kazalarda yaralananlar akıllarını başlarına getirmedi.

Cadde ve sokaklarda kelle koltukta bisiklet süren, antrenman yapan amatör bisikletçiler, Gran Fondo’larda bari mümkün olduğunca bisikletin keyfini yaşasınlar.

Düşün artık şu amatör bisikletçilerin yakasından…

Erdem Erol 1/Kasım/2024