Soru çok net ve kısa:
Gran Fondo‘larda Kadın ‘Yarış Direktörü’ olur mu?
Aman!
Hemen “Cinsiyetçilik yapıyorsun” diye linç etmeye kalkışmayın!..
Gran Fondo‘larla ilgili gerek yorumlarımda gerekse sorularıma aldığım cevaplarla vurgulamaya çalıştığım, herkesin “Yarış Direktörü” olup olamayacağının yanıtını aramaktı.
Ancak hiçbir zaman bunu kadınlar yarış direktörü olamaza getirmedim, böyle bir düşüncem de olmadı!
Olamazdı da!
Aklımın ucundan dahi geçmedi…
Ama gördüm ki özellikle kadın bisikletçiler başta olmak üzere camia içerisinde yarış direktörlüğü ile ilgili organizasyonların tercihlerinin sonuçları ortaya çıktığında, kadınların “Yarış Direktörü” yapılmasının nedenleri konusunda bir endişe, bir serzeniş, bir sorgulama durumu var!..
Önce kadın-erkek diye bir ayırım yapmadan –ki zaten yapmamak gerekiyor– genellemeyle başlayalım.
Hayatlarında hiç yarış direktörlüğü tecrübesi olmamış ama birçok yarışa katılmış, bu spora bir anlamda ömrünü adamış, camia tarafından tanınan ve sevilen bisikletçilere teklif getirilmesinin nedenlerinin ve sonuçlarının sorgulanması gerekliliğini gündeme getirirken, kendi kendime nedenlerini bir şekilde açıklıyordum.
–NELERDİ BU NEDENLER YA DA NELER OLABİLİRDİ?
- Organizasyonun eksik ve hatalarının fazlaca gündeme getirilmesini bu isimler üzerinden baskılamaya çalışmak.
- Seçilen yarış direktörlerinin camia içerisinde ki arkadaşlık ve dostluk bağı olduğu bisiklet sporcularının, olası eleştiri kervanına katılmasını engelleyebilmek.
Bunları sıraladıkça aslında hepsi aynı kapıya çıkıyordu. İsimler üzerinden baskılamak, engellemek, susturmak.
Buna birde bisiklet endüstrisinin organizasyon şirketleriyle olan yakınlıklarından dolayı “Marka Elçisi“, “İnfluencer” ve “YouTuber“ları da ekleyecek olursak, eleştiriler baskılanmış olacağı için çıkan sesler de yoğun bir gündem oluşturmuyor olacaktı.
Ki öyle de oldu!
Ateş düştüğü yeri yaktı, canı yanan canının yandığıyla kaldı!
-ŞİMDİ GELELİM ‘KADIN YARIŞ DİREKTÖRLERİ’ KONUSUNA!
Tüm bunların yanında yarış direktörlerinin bu bağlamda kadınlardan seçilmeye başlanması camia içerisinde özellikle kadın bisikletçiler tarafınca farklı boyutlarda sorgulamalara neden olmaya başladı.
- Evet, yarış direktörünün kadınlardan seçilmesi güzeldi ama sürece dahil edilmelerinin arka planında sadece, hem çevrelerini kullanmak hem de işin görsel şov tarafını bir adım ileri götürmek mi yatıyordu?
- Kadın figürü ön plana çıkarılarak bir taşla iki kuş mu vurulmaya çalışılıyordu?
- Özellikle gizli özneli hedef olarak mı gösteriliyorlardı?
- Sürece başından değil, çok geç mi dahil ediliyorlardı?
- Bir şekilde oluşturdukları güven ortamıyla biz her şeyi hallettik, sen arabanın sunroofundan bayrak salla, yeter mi deniliyordu?
- Elinde yarış bayrağıyla çekilecek kadın fotoğraflarının estetiği mi düşünülüyordu?
En önemlisinden en önemsizine, en anlamlısından en anlamsızına varana kadar hatta “Bunlarda gerekçe mi, böyle örnekler mi olur kardeşim” diyeceğiniz örneklere varana kadar bu şıklar arttırılabilir!
Tüm bunların ve akıllara gelen-gelebilecek soruların cevabı kadın yarış direktörlerinde…
Ki tamamlanan organizasyonlardan sonra yapılan eleştirilere karşı bir şekilde sessiz kaldılar!
Belki üzüldüler, belki kızdılar ama bir gerçek var sessiz kalmayı tercih ettiler. Gran Fondo‘larda yaşanan bir çok sorun karşısında onları sessiz kalmaya iten nedenler acaba nelerdi?
Şimdi!
Eğer biri ya da birileri cinsiyetçilik yapıyorsa o ben değilim.
Olsa olsa bunu kendi çıkarları doğrultusunda kullanma pahasına gündeme getiren ve “Kadın Yarış Direktör”lerine yönelen organizasyon şirketleri olabilir.
Soru çok net ve kısa:
Kadın ‘Yarış Direktörü’ olur mu?
Olur, hem de en kralından olur.
Yeter ki her işte olduğu gibi erkek-kadın ayırımı yapmadan liyakatlısından ve ehliyetlisinden seçsinler.
Herşeyin bir cevabı var.
Sen, ben, o…
Siz, biz, onlar…
Bir şekilde cevabını buluruz.
Ama neye göre?
Kendine göre, ona göre, buna ya da şuna göre!..
Bulunur bulunmasına da şöyle bir soru geliyor insanın aklına ve o sorunun cevabını da ben veremiyorum!
Gran Fondo organizasyonlarında yarış direktörlüğü teklifi götürülen ve kabul eden kadın bisikletçiler, yakın çevrelerince “Aman ha bak sıkıntı yaşarsın” babında dostane şekilde uyarıldıkları halde, acaba şimdi ne düşünüyorlar?
Mutlaka kendi kendilerine ve yakın çevrelerine bunun cevabını vermişlerdir.
Ama nedense yarışlarda canı yanan, zarar gören, isyan eden ve sesini sosyal medyadan duyuranların; gözle görülür, elle tutulur bir şekilde yine sosyal medya üzerinden neden yanlarında olmadıklarını-olamadıklarını da dile getirmeleri gerekiyordu!
Son bir soru:
“Bir Gran Fondo organizasyonundan tekrar yarış direktörlüğü yapmaları için teklif gelse cevapları ne olur?”
Erdem Erol 19/Kasım/2024